TÜRKİYE Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren
Günhan Ulusoy, 2016 yılına gelene kadar hızla yükselen un ihracatının, 3,5
milyon tonluk zirvesinden 2018'de 3,3 milyon tona düştüğünü söyledi. Ulusoy,
"Her ne kadar büyük tonaj kayıplarımız yokmuş gibi gözükse de bunun
sebebi, büyük kayıplarımızı yeni pazarlar ile kapatıyor olmamız. Özellikle
Yemen, Suriye ve Angola'ya yapılan ihracatın 2017'ye göre 2018'de 296 bin ton yükselmesi,
Irak pazarında yaşanan 158 bin tonluk kaybı telafi etti" dedi.
TUSAF'ın Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te düzenlediği
15'inci Uluslararası Kongre ve Sergisi, yerli ve yabancı sektör paydaş
katılımıyla başladı. 'Global Ticaret, Buğday ve Lisanslı Depoculuk' temasıyla
düzenlenen kongrenin açılış konuşmasını yapan TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy,
Türkiye'nin 68 ilinde faaliyet gösteren 535 aktif un sanayicisinin, 25 milyar
TL'lik gayrisafi hasıla ürettiğini söyledi. Türkiye'nin 2014-2018 dönemindeki 5
yılda gerçekleştirdiği 74 milyar dolarlık bitkisel ürün ihracatının 5 milyar
dolarını un sanayicilerinin yaptığını belirten Ulusoy, Türkiye'nin son 6 yıldır
dünyanın en çok un ihraç eden ülkesi unvanını kazandığını söyledi.
YEMEN, SURİYE VE ANGOLA'YA ÖNEMLİ İHRACAT
2016 yılına gelene kadar hızla yükselen un ihracatının 3,5
milyon tonluk zirvesinden 2018'de 3,3 milyon tona düştüğünü belirten Ulusoy,
"Her ne kadar büyük tonaj kayıplarımız yokmuş gibi gözükse de bunun
sebebi, büyük kayıplarımızı yeni pazarlar ile kapatıyor olmamız. Özellikle
Yemen, Suriye ve Angola'ya yapılan ihracatın 2017'ye göre 2018'de 296 bin ton
yükselmesi, Irak pazarında yaşanan 158 bin tonluk kaybı telafi etti.
Türkiye'nin son 14 yıldır en büyük un pazarı olan, 2018'de ihracatımızın yarısını
gerçekleştirdiğimiz Irak pazarındaki en önemli rekabet avantajımız, Güneydoğu
Bölgesi'nde üretilen buğdayın arz fazlasının, mamul un haline getirilerek
Irak'a satılmasıydı. İhracat rejiminde yaşanan değişimle bu avantaj ortadan
kalkmış oldu. Umut ediyoruz ki yeni sezonumuzda, yurt içi piyasalarda oluşan
buğday ve undaki fiyat istikrarı kalıcı olur, böylelikle geçici olarak
getirilen eşdeğer eşya sınırlaması kaldırılır" diye konuştu.
UNUN ÇUVALI 85 LİRA
Gümrük kanununda yapılacak değişiklikle ithal edilen
buğdayın gereksiz yere iç bölgelere, iç bölgelerde üretilen arz fazlası
buğdayın da gereksiz yere limanlara nakledilmesinin önüne geçilmesini isteyen
Ulusoy, ham maddenin eş değer eşya olarak değerlendirilmesine müsaade
edilmesini talep etti. Ekim ayında açıklanan Enflasyonla Topyekûn Mücadele
programına, en somut desteği, çuvalı 85 liradan un kampanyası ile
federasyonlarının verdiğini belirten Ulusoy, "Halkımızın en temel gıdası
olan ekmeğin fiyatının muhafaza edilebilmesi için, ekmeğin maliyetinde yüzde 30
payı olan un sektörü elinden geleni yaptı. Ayrıca, kamuoyunda oluşturulmaya
çalışılan algının aksine, unda yaşanan enflasyonun, TÜİK verilerine göre, TÜFE
değerlerinin çok altında kaldığı görülmektedir. 2016 Ocak ayından 2019 Şubat
sonuna kadar toplam TÜFE artışı yüzde 49 iken, unda gerçekleşen artış sadece
yüzde 22'dir. Aynı dönemde ekmekte yaşanan fiyat artışı ise TÜİK enflasyon
verilerine göre yüzde 38'dir. Yani un sanayicilerimiz görevini fazlasıyla
yerine getirdi" dedi.
BUĞDAY EKİM ALANLARINDA DARALMA
Türkiye'de son 20 yılda buğday ekim alanlarında sürekli
daralma eğilimi gördüklerini kaydeden TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, 2000
yılında 9,4 milyon hektar olan buğday ekim alanının yüzde 23 azalarak, 2018
yılında 7,3 milyon hektara düştüğünü söyledi. 2019 yılında da bu alanın yüzde 5
daha azalmasının beklendiğine dikkati çeken Ulusoy, "Buğday fiyatının
sürekli kontrol edilmesi, ancak diğer yem bitkilerinde regülasyon olmaması,
fiyatın buğday aleyhine gelişmesine sebep oluyor. Özellikle kıraç arazilerde
arpa, diğer arazilerde mısır pamuk gibi alternatif ürünlerin gelirinin daha
yüksek olması, çiftçimizin buğday ekiminden kaçışını maalesef hızlandırıyor.
Çok şükür ki, bu sene yağışların iyi seyretmesi sayesinde, daha yüksek bir
verimle, geçen seneki gibi 20 milyon tonluk rekolte bekliyoruz" diye
konuştu.
'ÇİFTÇİNİN BUĞDAYI TARLADA KALMAYACAK'
Buğday ekim alanları arttığında, buğday arz fazlası ile
karşı karşıya kalabileceklerini kaydeden Ulusoy, "Ancak buğdayda 5 milyon
ton arz fazlası bile üretsek, un sanayicilerimiz bunu güçlü ihracat talepleri
ile eritecek kapasiteye sahip. Yani korkmadan buğday ekim alanlarımızı, buğday
üretimimizi artırabiliriz. Un sanayicimiz sayesinde, çiftçimizin buğdayı hiçbir
zaman tarlada kalmayacaktır" dedi.
'TÜRKİYE, AVRASYA'NIN TAHIL ÜSSÜ HALİNE GELEBİLİR'
Lisanslı depoculukta çok önemli adımlar atıldığı yıllardan
geçtiklerini anlatan Ulusoy, 2015 yılında 154 milyon lira olan ürün senedi
işlem hacminin 2018 yılında 2,7 milyar liraya yükseldiğini söyledi. 64 lisanslı
hububat deposunun toplam kapasitesinin 3,4 milyon tona ulaştığına vurgu yapan
Ulusoy, şöyle konuştu:"Mevcutlarla beraber 144 şirketin toplam 12 milyon
tonluk lisans ön başvurusu mevcut. 12 milyon ton kapasiteye ulaştığımız
günleri, inanın hayal etmesi bile çok güzel. Çünkü dünyaya liderlik ettiğimiz
un pazarının yanında, tarım ürünleri ticaretinde öne çıkmamız için bu altyapıya
ihtiyacımız var. Geçen yıl döviz kurunda yaşanan yükseliş, yurt dışındaki
buğday fiyatlarının 30 yıldır ilk kez, yurt içindeki buğday fiyatları ile
eşitlenmesine sebebiyet verdi. Eğer bu dengeyi koruyabilirsek, dünya piyasaları
ile entegre olabiliriz. Bu sayede artan lisanslı depo kapasitesi ile Türkiye,
Avrasya'nın tahıl üssü haline gelebilir. Güçlü Türkiye, güçlü tarımı, güçlü un
sanayisi ve lisanslı depoculuğu ile dünyanın tahıl sektöründeki en önemli
oyuncularından biri olmaya adaydır."
METRELERCE UZUNLUKTAKİ AÇILIŞ KURDELESİ
Açılış konuşmalarının ardından katılımcılar, sergi alanının
kurdelesini kesti. Katılımcılar metrelerce uzunluktaki kurdeleyi aynı anda
kesmek için çaba gösterdi. DHA