GENEL Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Ramazan Azar, toplumda çok sık görülen reflü hastalığının kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Göğüs ağrısına neden olan reflü hastalığının, kalp hastalığı ile çok sık karıştırıldığına dikkat çekten Azar, “Göğüs ağrısı ile kalp servisine giden, anjiyo yaptıran ama herhangi bir bulguya rastlanamayan hastaların çoğunluğunun reflü hastalığına yakalanmış olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıktı" dedi.

OFM Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Ramazan Azar, yapılan araştırmalara göre her 5 kişiden birinin reflü hastası olduğuna vurgu yaptı. Ramazan Azar, midede yanma, ekşime, ağza acı su gelmesi, göğüs kafesinde yanma, hastalığı ilerleyen hastalarda kronik öksürük, ses kısıklığı ile belirti gösteren hastalığın tedavisine ilişkin önemli bilgiler aktardı. Op. Dr. Azar, “Reflü mide içeriğinin, asit ve safranın, yemek borusuna doğru kaçmasını ifade eder. Yemek borusu ile mide arasında bir kapakçık sistemi bulunmaktadır. Bu kapakçık sisteminin fonksiyonu bozulduğu zaman; mide içeriğindeki asit, yemek borusuna doğru kaçıp yemek borusunun iç yüzeyini tahriş eder. Reflü olan bir kişi, beslenmesine çok dikkat etmelidir. Özellikle asit oranı yüksek yiyeceklerden uzak durmalılar. Simit, poğaça, domates, sigara, portakal, çikolata, gazlı içeceklerin hepsi aside neden olduğu için bu yiyeceklerin mümkün olduğunca dikkatli tüketilmesi gerekir. Bu besinlere dikkat etmezsek midenin asit dengesi bozulur ve asit yemek borusuna geri kaçar. Bu da yemek borusunda yaralara neden olur. Yağlı ve asitli yiyeceklerden uzak durduğumuz sürece her türlü yiyeceği yiyebiliriz. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenebiliriz. Mide kapakçığında sorun olan hastalarımız, gece yarısı yemek yememeli" ifadelerini kullandı.

DİYET YAPIN, ACI VE BAHARATTAN UZAK DURUN

Reflü hastalarının tedavisinin kişiye göre değiştiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Azar, reflü hastalarının acı biber ve baharatlı yiyeceklerden uzak durması gerektiğinin altını çizdi. Op. Dr. Ramazan Azar, “Reflünün tedavisinde önceliğimiz, hastaya uygun bir diyet listesi çıkarmaktır. Midenin asit salgısını baskılayıcı ilaçları da tedavimize ekliyoruz. Baharatlı yiyecekler, reflü oluşumunda en sık etmenlerdir. Halk arasında acı yemek, baharatın mideye iyi geldiğini düşünmek yanlış bir uygulamadır. Biz bunu kesinlikle önermiyoruz. Bu durum reflüyü azaltmaz, bilakis çoğalmasına neden olur. Reflüde önceliğimiz ilaç tedavisidir. Fakat bazı hastalar ilaç tedavisine dirençli olabiliyor, ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalan hastalar olabiliyor. Bu durumlarda kesin ve kalıcı çözüm olarak kapalı cerrahi yönteme başvuruyoruz. Mide kapakçığında cerrahi onarım durumu söz konusu ise, açıklık çok fazla ise, midenin göğüs kafesine doğru fıtıklaşma mevcut ise bunun ilaçla düzelmesi imkânsızdır. Bu durumda hastanın ameliyat olması gerekmektedir. İlacın etkili olmadığı durumda reflünün kalıcı tedavisi ameliyattır" ifadelerini kullandı.

GÖĞÜS AĞRISI, ÖKSÜRÜK VE FARENJİTiNİZ VARSA DİKKAT

Op. Dr. Ramazan Azar, reflü hastalığının bilinen özelliklerine de dikkat çekti. Op. Dr. Azar, reflü hastalarında göğüs ağrısının olduğunu, bu ağrının sıklıkla kalp hastalığı ile karıştırıldığının altını çizdi. Reflü hastalığının ileri yaşlarda çok sık görüldüğüne vurgu yapan Op. Dr. Azar, “İleri yaş hastalarda reflü hastalığı çok yaygındır. Bu nedenle reflü hastalarında göğüste şiddetli ağrılarda görülür. Göğüste ağrının meydana gelmesi, hastanın kalbinde sorun olduğu hissine kapılmasına neden olur. Göğüs ağrısı ile kalp servisine giden, anjiyo yaptıran ama herhangi bir bulguya rastlanamayan hastaların çoğunluğunun reflü olduğu araştırmalarda ortaya çıktı. Asit yemek borusu ile midenin birleştiği yerin çok üstüne çıkıp gırtlak bölgesini geçtiği zaman ses kısıklığı ve kronik öksürüğe sebep olur. Mideden gelen gıda ve asidin bir kısmı akciğere kaçtıysa özellikle ileri düzeylerde astıma sebebiyet verilebilmektedir. Kronik öksürük, farenjit gibi nedeni belli olmayan sorunlar yaşıyorsanız, reflü olabilirsiniz" diye konuştu. DHA

Editör: Haber Merkezi