İyiyim Demek İçin…

“Ümitsizlik semtine gitme, ümitler vardır.

Karanlık tarafa gitme güneşler vardır.”

Mevlana Hazretlerinin havaya saldığı cümleleri kapış kapış şimdilerde. Öyle ki bu topraklarda açan çiçeğin kokusunu bizden önce başka ülke insanları kokluyor. Ziyaretlerden anlaşıldığı gerçeğinin yanında, öğretilerini cilt cilt yeni nesillerine bırakan profesörler var. Kelimelerin verdiği anlamlarla yüreğine huzur dolduranlar, gözyaşlarıyla yenileniyorlar. Mevlana'nın eseri koca bir okyanus, her gönül de ‘ne olursa gelip', nasipleniyor.

Bize düşen turizmiydi belki bu güne dek. Onlar kadar sevgi besleyemedik, saygı duysak da. Şimdilerde okyanustan daldırıp kabına alanların dağıttıklarıyla bizler de yol almaya başladık. Başlamak meseleyse, mesele doğru yolda.

Naümid halde olduğum çok vaki değilse de öyle bir gecedeydim. Elimde tam da Mevlana Haftasına tevafuk etmiş ‘Mesnevi terapi' vardı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın ‘Haydi dikenlikten dön, gül bahçesine gel' sloganlı kitabı.

Hikayeleri, ‘çağımıza uygun şekilde yorumlama'yla ele alarak kabından su dağıtıyor.

Bu naümid gecemde bana düşense ‘Testideki Su' hikayesiydi. (Hikayenin tam metnini Şekerleme sayfamızdan okuyabilirsiniz.)

Fakir bir ailede kadının aklına ilginç bir çözüm geliyor. Zayıf bir olta ama atıyor ümit denizine. Ellerindeki tek nimetleri ‘Su'yu çöl padişahına sunarak zengin olmak planı. Kocası yollarda yine aynı ümitle, kapıda ‘su!-suz' padişahın. Padişah, suyun geldiği testiye altınlarla doldurup gönderiyor adamı gemiyle geldiği yere. Irmağın üzerinde elinde altın dolu testiyle ümit yolundaki adam.

Ben bu hikayenin neresindeyim de bana huzur verdi diye düşünürken; geminin üzerinde elimde ihtiyacımı karşılayan testiyle şükrederken buluyorum.

Evet yok sanıyorum, sanıyoruz suyu. Elimizdekilerle kapıya gelebilirsek, o gayreti gösterebilirsek nimet kucağımıza düşüyor. Yeter ki bundan önceki olmuş olumsuzluklara gücenip, verenin gücüne gidecek ‘ümitsizlik' kafirliğine düşmeyelim.

Aslında yine de olmayabilir. Böyle düşünüyorum diye olacak, olmalı diye durumda yok. Takdir verende.

Bize düşen; ‘Allah'ın rahmetinden ümit kesmemek.' Her olumsuz sondan sonra da ‘rahmet, merhamet dilemek'.

Hiç tahmin etmediğimiz sonuçlar, ümidin arkasından bize gülümsüyorlar.

Zor; kolu kanadı kırıkların hareketi, gayrete gelmesi, güzel düşünmesi. Fakat iyileşmek de tedavi sürecinin ardından yeniden kanat çırpmakla mümkün.

İyiyim demek için gayrete gelmek, elindeki su testisiyle çöller aşıp, ‘iyi niyetle' kapıya dayanmak ve şükretmek lazım…