Uzun zaman olmuş delikanlı, sevdiği kızdan ayrılalı. Üzerine, kim bilir kaçıncı kızla çıkmış. Kimileri evlenme vaadi, kimileri zevkü sefa. Sevgili kızda, delikanlıyla yaşadıklarının üzerine epey med-cezirler yaşamıştır. Şahit olmaya gerek yok. Hayatın yaşanılır kaidesi bu. Delikanlı geçenlerde arabayla yolda. Güzergahında trafik tıkanıklığından, eskiden de bildiği bir yola sapıyor. Bir zamanlar kaç kez geçtiği eski sevdalısının evinin yolu. Evlerinin önünde kalabalık. Bir esnafa soruyor, ''hayırdır?''. ?... kızın nişanı var bugün. O trafik, o yola sapması, bu sorduğu soru, aldığı cevap. Birilerinden de duyabilirdi bu haberi ama kulakları ve gözleri şahitlik etti. Kurgulanmış bir film karesi gibi. Ama tam ortasında, tüm kazınılmışlığıyla hafızasında artık.
Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Neden, niçin soruları o yüzden havada kalır. Bilmezsin açıklamasını, cevap da alamazsın. Odaklanman gereken hikmetidir. ''Ben sizin bilmediğinizi bilirim'' diyen bir Rabbin sual olunmayan hikmetleri.
Sual olunmaz ya, benim gibi çamurdan yaratılmışların ?insanlık' dışı yaşattıkları karşısında buruk ve tedirgin yürekli dolaşıyoruz. Şuuru donukların kopardığı kıyamet, acının bahçesine topladı bizi. Yanı başımızdaki komşumuzdan sıçrayan kıvılcımlar her an yangına dönüşebilir. Hem de yıllarca ecrini çekeceğimiz bir yumağın içinde. Şimdilik evet çoğumuz düşünmüyor. Habersiz yemek yiyor, müzik dinliyor, dizilerimizden de kalmıyoruz. En üzüldüğümüz, eski sevgilimizin hiç de tesadüf olmayacak şekilde nişanına şahit olmamız. Sabah haberleri, kahvelerimizin acısını geçirtmiyor. Her gün aynı haberi görmek istemeyen göz, alışıyor. Alışmak, uzak tutmamız gereken yapışkan. Kanıksamak, kabullenmenin başı. Her gün yenilen acı anneleri, anneleri, anneleri ve babaları düşünmeden edemiyorum. Üstelik, bize sıçraması da an meselesi belki de. Sabah hadi kalk deyip okul hayatına başlatacakları evlatları yok. Daha dün elleriyle ebediyete uğurladılar, yüzlerinde sonsuz bir gülümsemeyle.
Başka yazılar kaleme alınmalıya, kan emicilerin, fesatçıların, hırstan gözü dönmüşlerin dünyasında zor. Azrail bir yerde değil her yerde. Neden, niçin'lerin cevabı sual olunmayacak makamda. Ölümü bu kadar kolay yaşatanların yaşaması, üstelik barış dini İslam ülkelerinde faal olması yürek çarpıntısı.
Biliyorum, hiçbir şey tesadüf değil. Ne eski sevgilinin nişanına şahit olmak ne de masumların ölmesi. Bozukluğa uğramış aklımızla ulaşamayacağız belli de hikmetine. Bu sıkıntıların sebebi ne, ya da bu neyin diyeti?
Kabil öldürdüğü kardeşini nasıl gömeceğini dahi bilemedi. Allah, bir kargayla öğretti ona. Yeri eşeledi, kardeşi Habil'i toprağın altına ilk öldürülmüş ?ölü olarak gömdü. Pişman oldu.
Pişman olmaya, sicilimizi kanla yazmaya devam ediyoruz. Israrla.