Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal köşesinde Ramazan Çalıkın salgın tarihi ile ilgili akademik çalışmasına yer verdi. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal iki köşe yazısında Serikin eski Belediye Başkanı Ramazan Çalıkın, genç bir akademisyenken yaptığı, Birinci Dünya Savaşında Anadoluda Salgın Hastalıklar ve Ermeniler adlı çalışmasına yer verdi. Mehmet Soysal ilk olarak geçtiğimiz Cumartesi günü, Eşitsizliğin Bedeli başlıklı yazdığı köşe yazısında; Öyle günlere kaldık ki... Eskiden filmlerde izliyorduk... Romanlarda, masallarda kalmış o günler sanıyorduk... Ve şimdi karantina günlerini hep birlikte yaşayınca o dönemleri anlatan film, belgesel, roman ve araştırma eserlerine ilgimiz daha fazla arttı... Savaş tarihlerine baktığımızda, salgın hastalıkların askerlerin büyük bir derdi olduğunu ve bir kısmının da bu hastalıklar yüzünden öldüğünü öğreniyoruz... Doç. Dr. Ramazan Çalık ve Doç. Dr. Muzaffer Tepekayanın Birinci Dünya Savaşında Anadoluda Salgın Hastalıklar ve Ermeniler adlı araştırma notlarını okuduğumuzda hayretler içerisinde kalıyoruz... diyerek yazsını giriş yapmış ve Prof. Dr. Ramazan Çalıkın çalışmasını anlatmıştı. Gazetece Soysal Hürriyet Gazetesinin 30 Mart Pazartesi günkü nüshasında yer alan, Yeni Dünya Sessizliği başlıklı köşe yazısında da Prof. Dr. Ramazan Çalık ve akademisyen Muzaffer Tepekayanın salgın hastalıklarla ilgili olarak yaptıkları çalışmaya ayırdı. Soysal köşesinde konu ile ilgili olarak şunları yazdı; Cumartesi günkü Eşitsizliğin bedeli başlıklı yazımızda Doç. Dr. Ramazan Çalık ve Doç. Dr. Muzaffer Tepekayanın araştırmalarına göre Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı ordusundaki salgın hastalıkların seyrini yazmıştık... Ve Balkanlardaki savaşlar, göçler yüzünden yaşanan salgınları... Okudukça anlıyoruz ki hiçbir ülke yaşananlardan ders almamış... Almadığı için her salgına yenik düşülmüş ve sonra çaresi aranmış... Bulaşıcı hastalıklar halkın yanı sıra cephedeki askerler arasında da yaygın imiş... Birinci Dünya Savaşı yıllarında bit ve pire salgını yüzünden Kafkas cephesinde binlerce asker tifüs, lekeli humma ve humma-i raciden; yaklaşık 6 bin kişi dizanteriden; tüm cephelerde ise 20 binden fazla asker sıtmadan hayatını kaybetmiş... Ve bugün için Milli Savunma Bakanlığı olası bu salgınlara, krizlere, savaşlara ne kadar hazırlıklı bilmiyoruz... Bugüne kadar kötü bir şeyin yaşanmamasına seviniyoruz...Hicaz, Irak gibi sıcak bölgeden dönen askerler de malarya tipi sıtmayı ülke geneline yaymışlardı diyen Çalık ve Tepekaya o yılları şöyle özetliyorlar: Salgın hastalıklar cephelerde sadece Türk askerlerini değil, müttefik devletlerin askerlerini de etkilemiştir. Çanakkale cephesinde, Haziran 1915te sıcaklıklarla birlikte sineklerin çoğalmasıyla dizanteri baş göstermiştir. Her hafta 100 kadar müttefik askeri dizanteriye yakalanarak cepheden tahliye edilmiştir. Türk tarafında da dizanteri yaygındı. Savaştan sonra yapılan istatistiklere göre 85 bin Türk askeri hasta olarak cepheden çekilmiş, bunlardan 21 bini hastalıktan ölmüştür. Sadece Çanakkalede günde 800 civarında asker hastalık nedeniyle cepheden alınmıştır. İkinci Anafartalar Savaşında da dizanterinin yaygınlaşması askerleri yıldırmış ve askerler tedavi için adalara gönderilmiştir Haber: Osman Türkçe