Foto Galeri WebTV
AYYILDIZ TOROS | Sandalyesini Çekti, Masamıza Oturdu'...
 
 
Sandalyesini Çekti, Masamıza Oturdu'...
20.02.2019 11:48:00
Döndü Çolak -Mavice
  dondu551@hotmail.com

Yıllar geçmiştir aradan ama ilk buluştuğun anda muhabbetin dibini bulmuş, keyifli kahkahaları patlatmışsındır onlarla. Ardından bir şeylerin kovalamadığını bilsen de hızlı koşuşturmanın arasında ne denli hızlı yol aldığını fark ettiğinde ve geçmişe döndüğünde yıllar seni götürüverir çocukluğuna. Meselenin yol almak değil, yolda olmak olduğunu kavradığın yaşların içinde insan geri dönüp şöyle bir bakıyor ilk yol arkadaşlarına.

Hayatın ritmi atıp dururken, bir arkadaşım iş yerimde kapıyı çaldı. Serikli olmamızın ortaklığıyla bir şekilde görüştüğüm, selamlaştığım arkadaşımı görür görmez çocukluğum da içeriye girdi. Öyle ya çocukluğumuz hep bizimle değil ki, o uçsuz bucaksız her yerde. Bir parçası da aynı sıraları paylaştığımız, oyunlar oynadığımız, yağ satıp bal sattığımız mendilleri salladığımız ellerde. Hasan da tıpkı çocukluğumuzdaki gibi samimiyetiyle merhaba deyince, odam çocukluk koktu. Ne güzel bir kokudur, çekebilene. Üstelik boş da gelmemiş, fikrini beğendiğim arkadaşım. Zamanın ipini koparmış boğa gibi koştuğunu o da fark etmiş olmalı ki, ''ilkokul arkadaşlarıyla buluşalım mı'' dedi. O,  zamandan, çocukluktan, arkadaşlıktan, şimdiki iletişim(siz)likten, vefadan bahsederken ben kalbimi yokladım. Kalbimiz nerede atıyorsa yaşam da oradaydı. Bunca yıl farklı yerlerde kalbimiz atmış, başka hayatlar yaşamış, evlenmiş, çocuk sahibi olmuşuz. Sevincin gökkuşağını, hüznün karasını yaşamışız. Yol alırken yolda görsek içimizden ilkokul arkadaşı demiş, belki bir baş selamı verip geçmişiz, şimdiyse buluşmak istiyoruz. Olurdu tabi, neden olmasındı ki. Hoş bir anı olurdu. Buluşmanın en özel davetlisi ilkokul öğretmenimiz olunca işte orada 'evet, evet buluşalım' a dönüştü icabet edişim. Hasan'ın fikrine hayat vermesi ilk watsap grubu kurmakla oldu. Sonrası ''niyet hak olunca, akıbet de halis olur'' durumu. Halka genişledi ve buluşma ayarlandı.

2019'un 17 Şubat'ı diğer bütün tarihlerden farklılığı ile anı'larımızda yerini aldı. Masada öğretmenimizin yıllarca sakladığı bir fotoğraf ve her birimizin hiçbir kötülük bulaşmamış siması. Fotoğrafın arkasına atılmış tarih; 1991-1992. Kiminin memleketini hatırladık da ismini hatırlayamadık, kiminin soy ismini, kiminin adını. Sonunda ise her birimiz birbirini tanıdı. Konuştukça yıllar aradan çıktı, sanki dün çocukmuşuz da bugün büyümüşüz gibi olduk. Teker teker, arkada kalan yılları birbirimize anlattık. Hepimizin mesleğinden ziyade, hayattaki yer tutuşumuz birbirimizi mutlu etti. Masada iki eğitimci olunca eğitimden, çocuklardan konuşmamak imkansızdı. Birbirimize verilen tavsiyeler yol açıcı oldu. Biz bu konuları konuşurken öğretmen olan arkadaşımız Hasan'ın öğrencileriyle karşılaşması ise güzel tevafuk oldu. Öyle ya, öğretmeninin yanında öğrenciyken, öğrencileriyle karşılaşması, öğrencileri için de farklılıktı. Öğrencilerinin  'kuralcı öğretmen' tahlili, öğretmeninin yanında Hasan'ı elbette rahatsız etmedi. Eğitimde rehber olmak, öğretmekten daha evla olduğunu biz ilkokul öğretmenimiz Nevzat Altınay'dan öğrendik. Soyadını kalbinde taşıyan öğretmenimiz, umarım bizi 'yetiştirmişim' rahatlığına kavuşmuştur. Dürüstlüğün, iyiliğin, hakperestliğin, samimiyetin ne denli kıymetli olduğunu öğrendik ve yolculuğumuzda rehber eyledik.

Güzel sesi vardı Nevzat Hocamızın. Hala kulaklarımdadır naif sesi;

''Karanfil deste gider, hah hah ha nanay

Kokusu dosta gider, hah hah ha nanay

Benim kalbimde sensin, hah hah ha nanay

Senin kalbinde kimler, hah hah ha nanay''

Söz verdi, bir dahaki buluşmamızda kulaklarımızın pasını silecek. Hocamızın  'buluşalım' daveti geldiğinde ''mutlu oldum'' demesi fikir babası Hasan'a teşekkürlerimizi sundurttu. İyi ki bu fikir çıkmış ve hayata geçirmişiz. Vefamız daim olsun. Gelmek isteyip gelemeyen, muhtemelen ne gerek var yıllar sonra deyip gelebilecek olsa da gelmeyen, son anda bahanesi kuvvetli olup katılacakken katılamayan, ulaşamadıklarımız, ulaşıp da cevap alamadıklarımız oldu. Olsun, gelenler gelemeyenleri unutturdu. Bir dahaki buluşmamızın katılımının kalabalık olması temennisini dile getirdik. Nevzat hocamızın bizi tek tek tahlili en heyecanlı anlardandı. Beni sakinliğimle, hitabetimin güçlü oluşuyla hatırlaması kalbime sıcaklık verdi. Mehmet'i, Emine'yi, Süleyman'ı, Ramazan'ı, Fatih'i, Sedat'ı, Hasan'ı gözlerine bakarak o günleri anımsaması onda nasıl hisler oluşturmuştur bilemem ama bizdeki hisler ruh dünyamızdan taştı da buluştuğumuz mekanın duvarları şahit oldu. Mutlu olduk. Biz teneffüse çıktığımızda onun sınıfta kalıp, ortalamanın gerisinden gelen öğrencilerine yardımcı olması, kendi evlatları gibi gördüğü öğrencilerinin fotoğrafını cebinden çıkarması, evinin kapısını hep açık tutması hepsinden öte kalbinin kapılarını bize hiç kapatmamış olması takdire şayan. Varlığınız, öğrencilerinize zenginlik Nevzat Hocam.

Mehmet, Süleyman, Hasan hatıramda hep birdi. Yine bakışlar aynı, hayata sıkı sıkıya tutunmuşlar. Gazozun içine çikolata katıp, o kattıkları çikolatayı geri çıkartma zevki çocukken ne kadar mutlu etmişse şimdi de gözleri öyle parlak. Şimdilerde gazozu ayrı, çikolatayı ayrı ayrı tüketseler de, yıllar evvelin kahkahası aynı.

27 yıl sonra gelen buluşma,  ruhumuza iyi geldi. En saf, en deli, en komik, en samimi yanımız sandalyesini çekti masamıza oturdu. Dilerim  her buluşmamızda çocuk yanımız, bizimle olur'...

 

 

 

 

 

Döndü Çolak -Mavice
Karıncaları Ezmeyen, Ağaç Dalları Kırmayan Çocukla