BAFA Gölü'nün kenarında Latmos dağlarında M.Ö. 6000'li yıllara kadar tarihlendirilen kaya resimlerinin bulunduğu çok büyük bir alanda taş ocaklarına izin verildiğini belirten Arkeolog Prof. Dr. Havva İşkan Işık, "Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar 'sit, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyor. Bence bunlara kesinlikle idam cezası verilmeli" dedi.

 Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ANSİAD) 2016 faaliyet yılı 5'inci olağan toplantısının konuğu, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne denk gelen toplantıda Prof. Dr. Havva İşkan Işık, 'Çağlar Boyunca Anadolu'da Kadın' konulu sunum gerçekleştirdi.

 Kurtuluş Savaşı'nda ismini anımsamadığımız ve bugünkü varlığımızın büyük kısmını oluşturan binlerce fedakar Anadolu kadınından söz eden Prof. Dr. Havva İşkan Işık, savaşın bütün cefasını yüklenen, taşıdığı mühimmatlar donmasın diye yorganını üzerine örten ve yolda hayatını kaybeden Kastamonulu Şerife Bacı, Makbule Hanım, Aydınlı Ayşe Efe, Halide Onbaşı gibi isimlerden örnekler verdi. Prof. Dr. Işık, "Bugünkü ortamı yaşıyorsak onlara borçluyuz" dedi.

 

 MUHTEŞEM YÜZYIL'A YARIMBURGAZ ELEŞTİRİSİ

 İstanbul'a çok yakın Yarımburgaz mağarasında gerçekleşen kazılarda da çok erken, M.Ö. 400 binli yıllara kadar inen bir yerleşimin sözkonusu olduğunu belirten Prof. Dr. Işık, Yontma Taş Çağı'na ait çok önemli bulgular elde edildiğini söyledi. Bu dönemde mağarada yaşayanların kadın-erkek yaşamının çok kısa olduğunu anlatan Prof. Dr. Işık, "Yaşamınız ne kadar kısaysa o kadar çabuk ve çok üremelisiniz ki soyunuz devam etsin. Bu da kadının milyon yıllar içinde öne çıkmasındaki en önemli etmenlerden biri. Aslında bu mağarayı biraz üzerinden geçmesine rağmen gördünüz. Muhteşem Yüzyıl'da Pargalı'nın bütün memleketi ağlatan yaralanma, ölüm ve iyileştirme sahnesi bu mağarada çekildi. Kültür varlıklarını korumakla ilgili kurumlar ve birimler televizyonda izlediklerinde şok geçirdiler. Çünkü asla içine girilmemesi gereken bir mağaraydı. Çünkü çok hassas dolgular sözkonusu. Ama tabi ne gam biz Pargalı'yı yatırdık orta yerine Yarımburgaz Mağarası'nın, setimizi kurduk arkeologların kazı yaptığı çukurun etrafına da figüranlar oturdular. Böyle bir sahneyle buluştuk. Bu biziz, bu bizim ülkemiz, bizim insanımız. Biz kültür varlıklarımıza böyle davranıyoruz. Lafı evirip çevirmenin bir yararı yok, böyle davranıyoruz" dedi.

 

 KARAİN KADINLARI

 Karain mağarasının 500 binli yılların tahmin edildiği ama kazılarda 200 binli yıllara kadar gidilebildiğini anlatan Prof. Dr. Işık, "Çok önemli bilgiler var elimizde. Avcılık yapıyorlar henüz kendileri üretemiyorlar. Ama ateşi ve kontrollü kullanmayı biliyorlar. Gece ateş nedeniyle ışık var ve kapalı mekanda ışık varsa bu sosyal yaşamın olduğunu da gösterir. Küçük girintiler ve her biri bir ailenin bir özel atmosferi olduğunu tahmin ediyoruz. 'Kadın zayıftır, yürüyemez, koşamaz, kaldıramaz, onun için evde oturur.' Hayır öyle değil. Kadınların daha çok içeride olduğunu görüyoruz ama bunun asıl nedeni üreme rolündeki öncülüğü ve yaşamın devamı için zorunluluğudur. O kadınlar biz bugün var olalım diye her biri 35 yaşına gelene kadar 7-8 veya daha üstü çocuk doğurarak insan soyunu bugünlere taşıdılar ve insanların devamını sağladılar. Karain kadınları biz var olalım diye kendilerini feda ettiler" dedi.

 

 ÇAĞLAR ÖNCESİ BULGULAR BUGÜNÜN KIRSAL KADINI GİBİ

 Anadolu tarihinde kadının önemine dair Van Kızların Mağarası, Göbeklitepe, Çayönü, Aşıklı Höyük, Çatal Höyük, Burdur Hacılar, Afyon, Kültepe Karum Kaneş, Maraş, Latmos-Bafa Gölü Beşparmak Dağları kaya resimlerinden örnekler anlatan Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Neolitik çağa ait Anadolu'daki kadın bulgularını anlattı.

 Bu dönemlerde kadının bizim tahminimizin daha ötesinde özgür olabildiği imajını yarattığını belirten Prof. Dr. Işık, "Bunlar Anadolu'nun kadınları. Bugünde kırsalda çok sıklıkla rastlayabileceğiniz kadınlar ve hiç kuşkunuz olmasın bu kilim desenli çanak çömlekler, Hacılar örneğinde çok sık karşımıza çıkıyor. Aynı dönemlerdeki çok önemli bir bulgumuzu Latmos'tan yaşıyoruz. Bunun kaşifi de sevgili Anneliese. Bizim kadim bir dostumuz Alman arkeolog bir hanım. Latmos dağlarında Bafa gölünün kenarında o insanları bırakın, keçilerin çıkmakta zorlandığı dağların tepelerinde onlarca yüzlerce kaya resmi buldu. Ve bu kaya resimlerinde o dağın çevresinde ve içinde yaşayan budunlar, klanlar, küçüklü büyüklü kabileler, topluluklar, adlarını tanımlayamıyoruz" dedi.

 

 KAYA RESİMLERİ ARAP SABUNUYLA YOK EDİLİYOR

 Kaya resimlerinde onların muhtemelen ya bahar aylarında yapmış oldukları şölenler ya da daha büyük olasılıkla evlilik törenlerinin resmedildiğini dile getiren Prof. Dr. Işık, "Bu görülen grupların pek çoğunun elleri havada ve dans ediyorlar. Ama ne oldu? Uzun bir zamandan beri bu dünyada eşi benzeri olmayan varlığımızı kaybetmeye başladık. Şu nedenle; Bafa dağlarında inanılmaz büyüklükteki alanlara taş ocağı izni verildi. Bu taş ocaklarında çalışma izni alanlar 'sit, koruma alanı' denilen o probleme takılmamak için bu görünen kaya resimlerini arap sabunuyla, süngerle ve zımparayla yok ediyorlar. Bence bunlara kesinlikle idam cezası verilmeli. Ben bundan yanayım. Çocuk tecavüzcülerine, kadına şiddete ve kültür varlıklarına bu boyutta zarar verenler için bu cezanın çok açık ve net söylüyorum geri dönmesinden yanayım. Hümanizm kötülerin elinde çok tehlikeli bir silah olabiliyor çünkü. İsyanım çok büyük belki biraz sert konuştum ama beni anladığınızı biliyorum" diye tepki gösterdi.

 

 EN BÜYÜK TARİH ÖHCESİ BULUNTULAR

 Beşparmak Dağları olarak adlandırılan Latmos dağlarında 1994'ten beri Alman arkeolog Anneliese Peshlow-Bindokat tarafından bulunan kaya resimleri Anadolu'da son yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntuları arasında kabul ediliyor. Bu kaya resimlerinde geç neolitik dönemden (Yeni Taş Devri'nden) kalkolitik döneme (Bakır Çağı'na) kadar (M.Ö. 6000-5000) süren bir zaman içerisinde tarihlendirilmiştir.

Editör: Haber Merkezi