‘Ömrümüzü siyah (gece), beyaz (gündüz) fareler kemiredursun', biz yaşamaya devam edelim. Bitmesin, geçmesin istesek de, o fareler sorumluluklarını devam ettirecek.

Çocukluk yıllarımız kemirilmesin istediğimiz ve özlemle andığımız yıllar. Kimine sorarsınız, 3 yaşına kadar geri gidip, anılarını anlatabilir. Ben 3 yıl öncesini zor hafızamda tutarım. Ama bazı anılarım var ki iyi ki hatırlıyorum dedirtiyor. Yeğenimin okuma bayramında gözümün önüne geldi bir bir. Okumayı ‘bayram' sayıp kutlayan yeğenimin babası abim öğretmişti bir türlü yazamadığım adının ilk harfi olan ‘R'yi. O kadar zor harf varken ‘R' nasıl da karmaşıktı. Bir türlü beceremiyordum. Ne büyük yazılışını ne küçük. R diyebiliyordum ama yazamıyordum. Yazmadan okuyanın bayramı mı olurdu. Zaten bizim zamanımızda okuma bayramları da yoktu. Şimdi ne güzel. Özel programlar yapılıyor. Hele bayramın arifesinde gösterisine iyi hazırlanmış çocuklar bayramda bol kahkahalı şekerler sunuyorlar bize. Öyle çok güldüm ki ‘gezi parkındaki eylemcileri' yanımda görmek istedim. Daha çok mutlu olsunlar, yeşeren fidanları görsünler de diye.

İlk okul yıllarımdan bana kalan iki fotoğraf. Oysa şimdiki çocuklar hem fotoğrafları, hem video kayıtları sayesinde istedikleri anda geçmişe gidebilecekler. Anıları arşivlemek güzel. Geçmişe özlemin hızla yükseldiği bir zamanda, ölümsüzleştirilmiş anıların ihtiyaçlığı artacak. Kendinle paylaşım yapacağın anlarda diriltici bir etkisi olacak o arşivlerin.

“Bak abim şöyle”, “olmadı, bak böyle” diye diye öğrencim R'yi. Cümleler kurdum hayat boyu, ve yazdım; Rabbime şükürler olsun.

Bayramını kutlayan çocuklara duam;

‘Hep okusunlar', öyle çok okusunlar ki ‘Dünyayı okusunlar.' Kötülüklerin canını okusunlar, iyiliklere hayır dua okusunlar, insanları gönüllerine okulasınlar. Kendilerine hep ‘alkış okutsunlar', ardlarından okumamaya ‘rahmet okutturmasınlar!'

Ve en büyük duam o ki;

Farelere ‘okutmasınlar' ömürlerini.

İyi ‘okumalar' çocuklar.