Serik İMO Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz;
“Yeni bir denetim süreci modeli hayata geçirilmelidir. Bir mucize beklemeye gerek yoktur. Ülkemiz
her türlü insan ve teknik güce sahiptir, gerçek güç ise insan
potansiyelimizdir.”
Serik İMO Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz,
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının bağlı olduğu tüm şubeleri ile birlikte bir
basın açıklamasını eş zamanlı olarak yaptı. Yılmaz açıklamasında ; “‘6 Şubat
2023 Pazartesi günü, saat 04.17’de, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli
7.7 büyüklüğünde ve ardından saat 13.24’te Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi
merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem hadisesi hepimizi derinden üzmüştür. Mevcut
sistemin kanunlarla revize edilerek TBMM meclisinin ivedilikle yasaları
çıkartıp, konunun meclis komisyonlarında çalışılarak ilgili paydaşlarla birlikte,
sistemin olgunlaştırılması gerekmektedir.” dedi
“Yapı Denetim
Kuruluşları Doğası Gereği Kâr Amaçlıdır”
Serik İMO Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz
sözlerini şöyle sürdürdü; “4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunu ile
kurgulanan sistemde, denetim hizmetinin “kamusal” niteliği yok sayılmış ve
denetim hizmeti ticarileştirilmiştir. Oysa yapı denetim hizmeti piyasa
dengelerine ve serbest piyasanın rekabetçi koşullarına terk edilemez.
Mevcut sistemin asli unsurları olan yapı denetim kuruluşları
doğası gereği kâr amaçlıdır. Devlet bu kuruluşlar üzerinde etkin bir denetim
mekanizması da kuramamıştır. Dolayısıyla Yasa kapsamında, inşa edilen yeni
yapıların, istenilen düzeyde, güvenli, sağlıklı ve kaliteli olması
sağlanamamıştır.
Yapı denetim sistemi içinde, kurucu ortakları da dâhil olmak
üzere proje, uygulama ve malzeme denetimiyle görevlendirilen ya da şantiye şefi
olarak çalışan çok sayıda mühendis ve mimar yer almaktadır. Sistem,
bünyesindeki her bir aktör için farklı sorunlar barındırmaktadır.”
“Müteahhitlerin
Baskıları İle…”
“Yapı Denetim Kuruluşlarının ortakları verilen hizmet için
alınan bedellerin azlığından şikâyet etmekte; denetim hizmetlerinde yaşanan
kalite sorununu devlet tarafından belirlenen bu bedelin yetersiz kalışına
bağlamaktadır. Bu yakınmalarda haklılık payı vardır elbette. Zira devlet 595
sayılı KHK ile oluşturulan yapı denetim sisteminde %4-8 oranında belirlediği
hizmet bedelini müteahhitlerin baskıları ile 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında
Kanunun sürecinde önce %3’e sonra da %1,5’e düşürmüştür. Hizmet bedelleri
üzerinde bu kadar oynanması ve giderek azaltılması bile yapı denetim sisteminin
nitelikli yapı üretimini sağlama hedefinden ne kadar uzak olduğunun, hukuki
deyimle “şekli zorunluluktan dolayı oluşturulduğunun açık bir göstergesidir.”
“Meslektaşlarımız Son
Derece Düşük Ücretlerle Çalıştırılmaktadır”
“Öte yandan Yapı Denetim Kuruluşları düşürülen ücretlerine
karşılık en büyük maliyet unsuru olarak gördükleri mühendis ve mimarların ücret
ve giderlerini kısmaya çalışmakta, nitelikli işgücünden kaçınmakta ve hatta
hizmet almadan teknik elemanların imzalarını kullanma yoluna gitmektedirler.
Sistemde denetçi, kontrol elemanı ve şantiye şefi olarak yer
alan mühendis ve mimarlar ise ekonomik sorunların yanı sıra ücretli çalışmanın
getirdiği sorunlarla da boğuşmaktadır. Mesleğinin gereğini yapmaya çalışan
meslektaşlarımız üstlendikleri sorumluluğa göre son derece düşük ücretlerle
çalıştırılmaktadır. Üstelik bu ücretleri bile zamanında alamamakta, her an
işsiz kalabileceği endişesi taşımakta, bir yandan yapı üretim sürecinde görev
alan eğitimsiz ve vasıfsız usta, kalfa ve işçi gibi meslek mensupları ile
uğraşırken diğer yandan yapı sahibi veya yüklenici tarafından proje dışı
imalatları görmezden gelmeye zorlanmaktadır.”
“Şantiye Şefliği
formaliteye dönüşmüş durumdadır.”
“İşveren vekili sıfatı nedeniyle iş kazaları da dâhil olmak
üzere yapı işyerlerinde oluşabilecek her türlü sorunun doğrudan muhatabı olan
şantiye şefleri ise, tam zamanlı olarak çalışmaları gerekirken sistemde aynı
zamanda birden fazla işyerinde şantiye şefliği yapmalarına olanak tanınması
nedeniyle, üstlendikleri tüm bu sorumlulukların gereklerini yerine getirmekten
uzaktır. Şantiye Şefliği hizmetleri de büyük oranda kağıt üzerinde kalan
formaliteye dönüşmüş durumdadır.
Sistemin sağlıksız kurgusu ve suiistimaller nedeniyle
görevini layıkıyla yapamayan birçok mühendis ve mimar cezai ve hukuki pek çok
yaptırımla karşılaşmaktadır. Sistem yarattığı kaosun tek suçlusu olarak
mühendis ve mimarları görmekte ve hedef tahtasına oturtmaktadır. Zira yasanın
uygulama sürecinde karşılaşılan güçlükler giderilmediği gibi yapılan
değişiklikler sadece yapı denetim firmaları lehine olmuş, sayıları on binleri
bulan mühendis ve mimar çalışanlar için koşullarını iyileştirici en ufak bir
düzenleme yapılmamıştır.”
“Can Ve Mal Güvenliği
Tehlikeye Atılmaktadır”
“Ayrıca, teknik kadroların nitelikleri ve yeterlilikleri
sorgulanmaksızın yapı denetim sisteminde görev üstlenebilmeleri bir başka
sorundur. Denetim hizmetlerini yapanlar,
yapılan işin önemi gereği bilgi, deneyim ve uzmanlık sahibi olmak
durumundadır. Ancak sistem bu tür
elemanların görev yapabilmesine olanak sağlamamaktadır. Sistemin böyle yürüdüğü
bir ortamda sağlıklı bir inşa sürecinin oluşması elbette ki mümkün olamamakta,
toplumun can ve mal güvenliği tehlikeye atılmaktadır. Denetim hizmetlerinin
serbest piyasa koşullarına terk edilmesi topluma büyük bedeller ödetmektedir.”
Yeni Bir Denetim
Süreci Modeli
Serik İMO Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz
sözlerini şöyle bitirdi; “Mevcut Yapı Denetim Yasasının öngördüğü, ticari yanı
ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve yapılan işin önemini
ve sorumluluğunu bilen yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek
odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modeli
hayata geçirilmelidir. Bir mucize
beklemeye gerek yoktur. Ülkemiz her türlü insan ve teknik güce sahiptir, gerçek
güç ise insan potansiyelimizdir. Bu kadim coğrafyanın hepimize bazı
sorumluluklar yüklediği açıktır. Bu sorumluluklarımızı ‘önce insan’ diyerek
mevzuatlarımızı derinleştirerek olgunlaştırmalıyız.”
Haber: Osman Türkçe