Sahibinin bir mesajı var ki kalptir bizi hayata bağlayan. Görevi sadece kan pompalamak olmayan, bizi ‘ayakta tutan.' Sahibinin ‘tahtının' mekanı olduğundan sırrımıza vakıflığı. Kalp; yürek, ciğer, sol yanımız. İlk mut'lananımız, ilk acıyanımız, ilk sızılayanımız.
Bir kalp. Sızılamış. Sızılayışı emir vermiş; “Ben ölürsem, organlarımı bağışlayın.” Kalbine bağlı kalp; ‘Allah korusun'larla ötelerken, sızı inceden gezinivermiş yüreğinde. Bir ay, sadece bir ay sonra kalpteki ince sızı, şiddetli titreyişe bırakmış kendini. Olmazlar, ‘olmasınlar'dan oluvermiş. Beyin kanaması. ‘Nerden çıkası', hayatlarında ani ve istenmeyen bir çıkış olmuş.
İsteği, vasiyeti olmuş. Kalanlara uygulamak düşmüş.
Kalp sahibi: Aynur Ateş.
Veriliş Sebebi: Bir kalp taşıması.
Veriliş Sonucu: Mutlu yüzler.
Bir kalp ölür, bir kalp yaşar, bir kalp yaşıyordur da ölüdür. Ve bir kalp hiç ölmez.
Televizyondaki bir programda, organ nakli sırası bekleyen kişilerin hüzünlerini gören Aynur Ateş, ‘ben ölürsem, organlarımı bağışlayın' demiş. Hiçbir belirtisi yokken 1 ay sonrası beyin kanaması geçirmiş. 3 gün komada yatmış.
Ve kalp, karaciğer, iki böbrek, dalak, pankreas, 2 akciğer ve kornealar bağışlandı Aynur Ateş'in. Kocası ve kızları yolundan gidip, ‘ben ölürsem, organlarımı bağışlayın' dediler.
Yazar Canan Tan'ın ‘En Son Yürekler Ölür' isimli organ naklini konu alan romanı var. Organ naklini anlatan ilk Türk romanı. Romanın yürekleri titreten etkisinin yanında, enteresan bilgiler var. Örneğin romanda; ‘kalbini' Deniz'den alan Arda, siyah zeytini nakilden önce çok severken, nakilden sonra zeytinden nefret ediyor. Tıpkı siyah zeytini sevmeyen Deniz gibi. Araştırılası bir konu. Araştırılıyor da.
Şimdi verici Aynur Ateş gibi olan alıcı var mıdır bilinmez ama dileriz ki verici ‘Ayşeler' çoğalsın. Sönmeyen bir ateş ısıtsın tüm ‘organ muhtaçlarını.'
Romana ismini de veren ‘En son yürekler ölür' bilimsel bir açıklama niteliğinde. Gerçekten de beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin en son kalbi duruyor. Cihazlara bağlı bir hastayı sadece ‘kalp' yaşatıyor. Bütün organlar sırayla iflas ederken, kalp 6-48 saat sonrasında ‘görevine son veriyor.'
Yazar bir açıklamasında şunları söylemişti; “Kalbin işlemini durdurmayı sona bırakan Tanrı, mesaj veriyor aslında. Aradaki zaman zarfında organları kurtarın, bedeni toprağa verirken bile başka bedenlere can verin diyor.” Ayşe Ateş bu mesajı alanlardan kabulümce.
Kalp, bir organdır kabul. Ancak en çok da kalp ‘duyarlı' olandır. İyiliğin- kötülüğün mekanıdır. Nefretin, aşkın, hüznün, acının ve kaderin sofrasıdır.
Sol yanımıza ulaşan ellerimizin manen kavradığı kalplerimizin elinde ‘yazgımız.' Yazan biziz. Kalpleri elinde bulunduran Allah; kaderimizi avuçlarımıza koymuş. Bizse kalplerimizle yazıyoruz.
Kaderimiz bu yüzden ‘kalplerimizin' elinde…