Serik İnşaat Mühendisleri Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz, 1-7 Mart Deprem Haftası münasebetiyle Serik ve Antalya’yı ilgilendiren önemli deprem uyarılarında bulundu.

1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında önemli açıklamalar yapan Serik İnşaat Mühendisleri Temsilciliği Başkanı Ali Yılmaz, depremin Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu belirterek; geçen 100 yıl içerisinde depremlerde 110 bin insanımızın yaşamını yitirdiğini söyledi.

Antalya ve çevresindeki fay hatları ile ilgili olarak ta görsel paylaşan ve bilgiler veren İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz, Antalya ve çevresinin deprem etkinliğini tarihsel kronoloji ile gözler önüne serdi. Türkiye'nin en önemli turizm merkezi olan Antalya'nın kıyılarının uzunluğunun, 640 km. olduğunu belirten Yılmaz, bu kadar uzun bir kıyı şeridi olan Antalya’da deprem ile ilgili her türlü önlemin alınmasının önemli olduğunu ifade etti.

“110 Bin İnsanımız Yaşamını Yitirdi”

Serik İnşaat Mühendisleri Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz, 1-7 Mart Deprem Haftası münasebetiyle yaptığı açıklamalarda şunları söyledi; “Bugüne kadar yaşamış olduğumuz depremler, ülkemizin bir deprem gerçeği ile karşı karşıya olduğunu ortaya koymaktadır. 100 yıl içerisinde oluşan depremlerde 110 bin insanımız yaşamını yitirmiş, 700 bin mertebesinde yapımız yerle bir olmuştur. Yaşamış olduğumuz depremler, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu göstermektedir. Depremin bir doğa olayı olduğu gerçeğini kanıksayıp, mühendislik tabanlı çözümler üretmek gerekmektedir.”

Antalya Ve Çevresi Faylar

“Antalya ve Çevresini Etkileyen Diri Faylar Ülkemiz aktif tektoniğinin ana unsurlarını Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege Graben Sistemi, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi ve Helenik-Kıbrıs Yayı oluşturmaktadır. Antalya ve yakın çevresi de belirtilen bu büyük faylardan Helenik-Kıbrıs Fayının etki alanına girmektedir. Helenik-Kıbrıs yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit adasının güneyinden geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos adasının güneyinden Fethiye Körfezi’ne doğru uzanır.

Antalya ve çevresi;

(1) Fethiye-Burdur Fay Zonu,

(2) Helenik-Kıbrıs Fayının Plini ve Strabo hendekleri ile Antalya Körfezi’nde uzanan bölümü

(3) Aksu Bindirmesi boyunca uzanan faylarda olan hasar yapıcı depremlerden etkilenmektedir.

(4) Kemer-Isparta ve Kemer-Korkuteli uzanımlı deprem aktivitelerinin birleşiminden oluşan Antalya Zonu'dur.

Büyük depremler genellikle Fethiye-Burdur Fay Zonu ve Helenik-Kıbrıs Yayı boyunca yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte Antalya Körfezi içerisinde ve Antalya imar alanını da içine alan karasal bölgede yoğun mikro deprem etkinliği gözlenmektedir. Antalya yerleşim alanının bir bölümü ise Aksu sismotektonik bölgeleri içinde yer almaktadır. Hasar yapıcı ve yıkıcı depremler bu faylar boyunca oluşmaktadır. Aksu Bindirme Fayı boyunca yüzlerce yıldır herhangi bir hasar yapıcı deprem meydana gelmemiştir.”

Derin Depremler

“Bucak ve Antalya Körfezi'nde 60 km.’den fazla derinlikte derin depremler olduğunu görüyoruz. Bunlar kabuk dediğimiz, yani mantonun altındaki depremlerdir. Afrika levhası Anadolu’nun altına dalmaktadır. Bu depremler bizi doğal olarak tedirgin etmektedir. Çünkü burada çok büyük aktivitenin olabileceğini, 1914 Burdur depreminde kayıtlardan bilmekteyiz. 1914 Burdur depremi 7 büyüklüğündedir ve Antalya etkilenmiştir. Dış-merkezi Burdur gölünün içinde yer alan Ms= 7.0 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Depremde 4000'den fazla kişi ölmüştür. Depremden hemen sonra yangın olmuş ve oldukça büyük hasara neden olmuştur. Duvar, Yasıköy, İlyas, Kılınç, Gönen ve Barla arasında KD doğrultusunda uzanan 90 km uzunlukta ve 30 km genişlikte bir alan içerisinde yer alan 17.000 ev tamamen yıkılmıştır. Burdur'da evlerin %90’ı, tarihi eserlerin çoğu ve 22m yükseklikteki saat kulesi hasar görmüştür. Keçiborlu'da evlerin %82'si hasar görmüştür. Isparta’da evlerin %55'i, Büyük cami ve diğer kamu binaları çökmüştür. Depremde hasar, 60 km yarıçaplı bir alan içerisinde yer alan Eğirdir, Dinar ve diğer köylere kadar uzanmıştır. Dinar-Eğirdir kesiminde tren yolunda, Denizli, Bolvadin ve Antalya'ya kadar çok sayıda köyde hasar olmuştur. Depremle ilgili belirgin bir ötelenmeden bahsedilmemekle birlikte, Burdur gölünün güneydoğu kıyısının 23 km'lik bir bölümü çökmüştür.”

Antalya ve Çevresinin Deprem Etkinliği

“Tarihsel Dönem Depremleri Antalya ve civarında 1900 yılı öncesinde oluşmuş tarihsel depremlere ait veriler oldukça az sayıdadır. Çeşitli kaynaklarda olan bölgemizdeki deprem bilgileri;

• 31 Ocak 1741 Rodos Depremi

•8-20 Mart 1743 Antalya Depremi 8-20 Mart 1743 tarihleri arasında Antalya’da korkutacak derecede büyük depremler olmuştur. Depremde, limanda bir süre kurumalar meydana gelmiş, çok sayıda ev çökmüş ve Konsolosluk duvarında yıkılmalar meydana gelmiştir.

Deprem sonucu birçok köy yok olmuş ve Reşat Adacığının batısında yer alan dağ tamamen suya gömülmüştür ( kaynak: Ambraseys ve Finkel, 1995 ).

Antalya ve civarında 1900 yılı sonrasında oluşmuş deprem bilgileri:

• Aletsel Dönem Depremleri

• 3 Ekim 1914 Burdur Depremi ( Ms = 7.0 )

• 13 Ağustos 1922 Karpathos Depremi ( Ms = 7.0 ) (GİRİT RODOS ARASINDA BİR ADA)

• 18 Mart 1926 Finike Depremi ( Ms = 6.8 ) : Kastellorizo yakını da, episantrı kıyıdan uzakta olan bir deprem, oniki adalarda ve Finike ile Fethiye arasındaki kıyı bölgesinde geniş ölçekte hasar ve can kaybına neden olmuştur. Ana şoku Hazirana kadar devam eden çok sayıda artçı deprem izlenmiştir. Deprem Samos Santarin, Girit, Dinar ve Konya’da hissedilmiştir. Şok, Kıbrıs ve Suriye’de algılanmıştır. Deprem dış – merkezinde en büyük şiddet MSK = VIII olarak belirlenmiştir. (Ambraseys 1988).

• 26 Haziran 1926 Rodos Depremi ( Ms = 7.0 )

• 20 Ocak 1941 Doğu Kıbrıs Depremi ( Ms = 5.9 )

• 9 Şubat 1948 Karpathos Depremi ( Ms = 7.2 )

• 10 Eylül 1953 Pafos Depremi ( Ms = 6.1 )

• 24 Nisan 1957 Fethiye Depremi ( Ms = 6.8 )

• 25 Nisan 1957 Fethiye Depremi ( Ms = 7.2 )

• 25 Nisan 1959 Köyceğiz Depremi ( Ms = 5.7 )

• 22 Kasım 1963 Tefenni Depremi ( Ms = 4.6 )

• 14 Ocak 1969 Fethiye – Kaş Depremi ( Ms = 6.2 ) Fethiye-Kaş depremi, Ege-Akdeniz bölgesi illerinde etkili olan orta şiddette bir depremdir. Bu depremde kaş ilçesi ve Kalkan civarındaki evlerin % 50’si oturulamayacak duruma gelmiştir.

• 9 Ekim 1996 Pafos Depremi, GB Kıbrıs

• 24 Ocak 2005 Kaş Açıkları – Akdeniz Depremi Akdeniz depremi, can ve mal kaybına neden olabilecek bir büyüklüğe sahip değildir. Depremin dış merkezine en yakın yerleşim yeri Kaş ilçesi olup, ilçenin yaklaşık 40 km. güneyindedir. Depremin dış merkezi Akdeniz’dir. Depremin odak derinliği yaklaşık 34 km olup, karada olan depremlere nazaran derin odaklı bir depremdir. Bu depremin, büyüklüğü M=4.5 civarında artçılarının olması muhtemeldir. Artçı depremler zaman içerisinde sıklıkları ve büyüklükleri azalarak bir süre daha devam edebilir. Bilindiği gibi bölgede Afrika plakasının kuzeye doğru hareketi ve Ege’deki açılma rejimi sonucu, Ege Adalar yayı ve Kıbrıs yayı adını verdiğimiz yitme (dalma) zonları meydana gelmiştir. (Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi,2005)”

“Her Türlü Önlemin Alınmalı”

“Geçmişte Antalya’mızın batısında Kaş, Fethiye'de meydana gelen 6 büyüklüğündeki depremler sır değil. Bölgemiz tarihte büyük depremler üretti ve bu potansiyelin olduğunu biliyoruz. Helenik Yay dediğimiz Girit ve Rodos Adası'ndan, Antalya'nın tam altından Batı Anadolu'ya batan bir levhamız var. Burada çok ciddi deprem aktivitesi var. Özellikle kıyı sahil şeridinde zeminler jöle kıvamında olduğu için genliklerin büyüyeceği ve dolayısı ile şiddeti daha fazla hissedileceği açıktır. Aynı şekilde sahil bölümlerinde zeminlerde sıvılaşma riskleri mevcuttur. Türkiye'nin en önemli turizm merkezi olan Antalya'nın kıyılarının uzunluğu, girinti, çıkıntı dahil 640, düz hat 500 km'dir. Bu kadar uzun bir kıyı şeridi olan ilimize her türlü önlemin alınması acıların tekrar yaşanmaması açısından önem arz etmektedir.”

Ulusal Deprem Stratejisi Ve Eylem Planı (Udsep-2023)

“Deprem riskini azaltmada ve depremle baş edebilmede hazırlıklı ve dirençli bir toplum yaratılması, bu amaca yönelik kurumsal alt yapının oluşturulması ve konuyla ilgili Ar-Ge faaliyetlerinin önceliklerinin belirlenmesi amacıyla ilk kez hazırlanan “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023 (UDSEP-2023)” ün temel felsefesi, ”depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmaktır.” USDEP-2023 planının hayata geçirilme süreci hızlanmalı ve kaybedilmiş her günün afet anında;’’ acı anılar’’ bırakacağı unutulmamalıdır.”

Neler Yapılmalı

Serik İnşaat Mühendisleri Temsilciliği Başkanı İnşaat Mühendisi Ali Yılmaz açıklamalarının sonunda depreme karşı neler yapılması konusunda uyarılarını ve önerilerini de sıraladı.

Yılmaz özetle şunları söyledi; “Bu sistem bütünlüğü ile birlikte yapı envanterinin çıkarılarak; deprem mastır planı ile acil eylem planı yapılması. Ortaya çıkması muhtemel risklerin transfer edilmesi bakımından yapı sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası yapılmalıdır. Yeni inşaat ve kentsel dönüşüm uygulamaları mühendislik tabanlı sosyal ve toplumsal bakış açılarına göre planlanmalı, yık-yap modeli terk edilmelidir.

Şantiye şeflerinin yapı ruhsatı aşamasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından atanması çok önemlidir (Yapı Denetimler gibi). Çünkü maaş aldığınız birisini tam anlamıyla denetlemek mümkün olamayacaktır. Patron çalışan ilişkisinden şantiye şeflilerinin korunması, kamu hizmeti toplum hizmeti yaptığı şuurunun oluşturulması gerekmektedir. Bu da şantiye şefini, şantiyede daha yetkin kılacaktır.”

“Depremlere Karşı Farkındalık Oluşturulması Sağlanmalı”

“Afet bilinci çocuklarımıza okullarda verilmeli bu konuda seferberlik ilan edilmelidir. Okullarda ve resmî kurumlarda deprem tatbikatları yapılmalıdır. Deprem kayıplarının en aza indirgenmesini hedefleyen stratejik yaklaşımlar ve eylem dizileri oluşturulmalıdır. Çocuklardan, öğretmenlere, ustadan, kalfalara, kamu kurumlarından, özel sektöre, merkezi yönetimden yerel yönetimlere ve STK dahil tüm kesimlerin depremlere karşı farkındalık oluşturulması sağlanmalıdır.

Geçmiş deneyimler, bilgi ve belge arşivinden faydalanılmasının yanı sıra günümüz modern afet yönetim sistemlerince de önerilen çok paydaşlı bir katılım ile hazırlanmış, kamu, özel sektör, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum koordine edilmelidir.

Ortak temennimiz ve önceliğimiz, tüm vatandaşlarımızın, afet korkusundan uzak bir şekilde, cennet vatanımızda huzur içinde yaşamasıdır.”

Haber: Osman Türkçe